uçak korkusu



Uçmaktan, zıplamaktan, rüzgardan, havalanmaktan, yamaç paraşütünden, asansörden, dağdan tepeden nefret ediyorum.Bu zamana kadar kaçabilmeme rağmen bugün akşam saat 19:30 da adana'ya gitmek için uçağa binmem gerekiyor. Fazla izlenen LOST sonrası bünyede ciddi zararlar mevcut.

Düşmese bari uçak.
Düşmez değil mi ?
Düşerek ölmek istemiyorum ulan ben.....

Jeoloji

Son zamanlarda pek bir jeolog olasım tuttu.Hobiden egodan ziyade mesleki uğraş olarak (kısacası para kazanmak için ske ske yapılan fiilsel vaziyet) yapmaktayım. Arazi işleri, kuyular, sensörler, sondörler,işçiler hayatımda kocaman bir parçayı alıp rüzgarlara savurmakla meşguller.
Herşey bir tarafa sınıflamada " işçi " olarak anılmam beni derinlerde parçaparça etti.
Daha öncede yazmıştım... Düzen değişmez düzülen değişir..
Aslında mühendis olarak iş yapıyor olmama rağmen işçi sıfatında olmak gerçekten çok garip.Belkide yıllardan beri beynimdeki işçi profilinin senelerdir verdiğim emeğe birebir zıt olmasından kaynaklı sıkıntı içerisideyim. Ama sonuçta önceden de yazdığım gibi kendi kendimizin patronu muyuz acaba ? Hayatımızın kontrolü kendi ellerimizde mi ?
Hayır ve asla !!!
Her zaman bize emir veren birileri hangi saatte nerede olacağımızı belirleyen birileri olacak.Bu sosyal hayatın getirisi belkide.
Başıma gelen bütün arızalı durumun sorumlusu sosyalleşme, gelişme, ilerleme arayışında ki insanoğlu...


Çok fazla özgürlük mü istiyorum,
çalışmak ve karşılığını görmek; belki bir aile kurmak ve çocukların için iyi bir baba olmak ?

Demek istediğim, kendi kendinizin
patronusunuz değil mi?

Bir başkası için çalışmanın
bir çeşit kölelik olduğuna dair...

...hiçbir fikriniz yok.

Ama, köleliğin bu dünyada asla sona
ermeyeceğini söyleyebilirim.

Sadece başka bir isim takılmış:
İşçi.

Evden uzakta

sabahın 6sı unutmuyorum. ayaz var ki 10 numara gerçekten. yan yana dizilmiştik yine arkadaşlarla. yanımdakinin kulağına dokunsam düşecek sanki buz. sis, çiğ bi de karanlık. karşıdan bi ses geliyo "çocuklar bu hava adamı çakı gibi eder, hastalık falan da bırakmaz haaa". duyduktan sonra başımızı biraz daha gömdük boynumuza doğru ve kaskatı kesilmiştik. ve sonra beklemek. sonu gelmeyecekmiş gibi gelen beklemeler. saatlerce süren titremeler. her neyse herşeyin iyi kötü anısı kalacak işte...
ama iyi oldu bu annemin yaptığı yemeklere bi daha laf söylemicem ne yapmışsa hiç itiraz etmeden aynen indircem mideye. a bi de eğer izinliysem iş yerinden planım da yoksa hiç imkanı yok çekecem battaniyemi tepeme ve döne döne uyucam. az kaldı bekle gelcem

ssk

Bugün can sıkıntısından SSK sitesinden ne zaman emekli olabileceğime baktım.Şimdiye kadar hiç merak etmemiştim. Aslında akıl sağlığımı düşününce hiç merak etmemiş olmayı isterdim. 26 sene 1 ay 19 gün var emekli olmama. 26 sene. 26 koskoca yıl.Tabi o arada ölüp gitmezsem.
Zamanında işçilerin, memurların sokağa dökülüp mezarda emekliliğe son pankartlarıyla yedikleri dayaklar geliyor gözümün önüne.Adamlar haklılarmış aslında.
Bazı zevzeklerin -"Emekli olmak için çalışmak yanlıştır" sözü çınlamaya başlıyor beynimde. Ne halt etmeye çalışıyoruz o zaman ? Ne halt etmeye prim yatırıyoruz. Ne halt etmeye geldik ki dünyaya? Geberene kadar çalışacak mıyız?

bilinçli değişiklik



Bilinçüstüne göz ucuyla bakınca farkettim ki uzun zamandır hiçbirşey yazmamışım.Bunun sebebi yazacak olay bulamamaktan ya da zaman sıkıntısından değil tamemen üşengeçliktendir.
Herneyse bir süre sonra tasarım değişikliği ile beraber yazılara tekrar devam etmeyi düşünekteyim.Hem zaten ufakta olsa bir sosyallik sözkonusu.Malum Musty kardeşimde yazıyor. Rahatlıkla söyleyebilirim ki bilinçüstü kişisel günlüğümden çok daha fazlası oldu.
Bundan sonrası için şöyle bir planım var ;
Ağırlıklı olarak yazıdan ziyade resim düşünüyorum.Binlerce satırın anlattığını tek bir çerçevede anlatabilmek ve duygunun ruhunu daha temiz yansıtabilmek varken bunu kullamak gereklidir.