Random life generator

Düşünüyorum da, Bu yaşadıklarımızın sebebi bir RHÜ olmasın. Nacizane RHÜ= Rastgele hayat üretgeci.
Milyonlarca insan için milyonlarca değişik hayat, konum, iş...
Nasıl olsa birileri bu konumlardan herbirine yerleşecek.
Sonuç olarak birileri bu işi yapacak. Değiştirme imkanımız var mıdır yok mudur tartışılır. Şahsen ben sektör değiştirdiğimde ankara dışı görevlerden kurtulacağımı sanmıştım ama şu an eminimki değişim için Et-Balık kurumundan yeni bir kelle alıp kafayı değiştirmem gerekliymiş.

Belki diyorum belki alışmak lazım.Yanlızlığa sıkıntıya, sisteme boyun eğmek gerekiyo belki. Ama ben boyun eğersem ben olmam ki.


Bakıyoruz mustafa kardeşime....
Adam grafiker. Kafası çalışıyo, iyi para kazanıyo.. On numara bi adam herşeyiyle... Kardeşim benim..
Bakıyoruz enver kardeşime.
Adam grafiker.Kafası çalışıyo. kötü para kazanıyo.Emekçi ama faşist patronu tarafından eziliyo.
Hayat adil değil her zaman...

İki kişinin aynı işi yapıpta şartlarının farklı olması başka nasıl açıklanabilir? Elbetteki çok bilinmezli , çok girdili tepkimedir ama katalizör olarak RHÜ kullanıldığını düşünüyorum.


Faşooooooooooooooooooo özledim lan seni... Aklıma geldin gece gece :)

Drill rig on my heart...


malumunuz üzere Enerji firmasında jeoloji Mühendisi olarak işe başladıktan sonra çeşitli Petrol \ Doğalgaz arama-üretim kuyularında bulundum bizzat takip ettim. Aslında çok da kötü sayılmaz ama benim gibi arazi işlerini sevmeyen biri için genelde işkenceden başka bişey olmuyor. Bir zaman sonra biri gelipte bizim çocuğa bir iş ayarlayıver dediğinde cevabım
Bu işler herkese göre değil emin misin ? olacaktır.


Bu arada bu yazma işi epeyce canımı sıkar hale geldi.Sadece resimle geçiştirsek mi şu olayları?

Rüşvette işler

Hayatın her döneminde insanı sıkan, geren, sinirlendiren mutsuzlaştıran, umutsuzlaştıran bir takım dalavere mevcutturya hani. Git gide artan büyüyen çürüyen kokan...
Çalış çabala didin ama sadece patronun cebini doldur. Dahası amcası, dayısı olan zevzek bir herif gelsin tepene otursun.

İçelim, Güzelleşelim .......

Bu aralar farkettim de sürekli TV’de görüp etkilendiklerimden yola çıkarak yazılarımı hazırlıyorum. Bu da onlardan bir tanesi olacak ama umarım işe yarar bir yazı olur.Efendim; hepimizin de bildiği ve gördüğü üzere televizyon yayınlarından sigara reklamları kaldırıldı. Epey de oldu hatta. Ama ben ne zaman televizyonda görsem, sinirden köpürüyorum bu enteresan tezadı. İzlediğiniz Türk filmlerine dikkat edin, özellikle eski ve komedi filmiyse tamamdır. Kesinlikle bir çok sahnede sigara üzerleri pixellendirilerek görünmez (!) hale getiriliyo ve bizler de ekrana aval aval bakıyoruz. AAaaa adamın elindeki ne acep diye. Sigaraya hayır! Sloganıyla yola çıktıkları…. Tamam güzel bir iş yaptıkları. Karşı duracak değilim. Destek te olurum hatta. Neyse, takıldığım yer burası değil. Zaten; sigara içen herkes seri katil bunu herkes biliyor.Benim en çok canımı sıkan olay alkol. Yahu! Sigaraya karşı bunca duyarlılığı gösteren yetkililer, alokolde neden geri plandalar? Alkol çok mu gerekli toplumumuza? Çocuklar içki içerek daha büyük işler mi başaracaklar yoksa haberimiz yok ?
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur böyle ? Hangi diziye denk gelseniz dikkat edin yüksek ihtimalle bir yerinde elinde kadeh 1-2 kişiyi görmeniz çok muhtemel. Ve hepsi de elit insanlardır.Bi ara Avşar'ın dizisinde hep aynı iki arkadaş, aynı barda, her bölümde yan yana, viskilerini yudumlarlar. Hem de öyle bir içerler ki ağzınızda su kalmaz..kurursunuz resmen.. Özendirdikçe özendirirler.. Ellerindeki alkol değil de sanki başka bir şey, bal, şerbet.. El insaf , el insaf…
Alkole yasak getiremediniz sigaraya da gelmesin demiyorum. Yukarıda da dediğim gibi sigara yasağının da destekçisiyim. Ama alkolle girişilen bu özendirme kampanyalarına bir dur deyiverin artık. Çok yakında okullar da açılacak. Çocukların mataralarından şaraplar, viskiler çıkmadan yapın şunu…

Yalnızlık paylaşılmaz...


Ne zaman bir ünlü hayata gözlerini kapasa da bizler bunu öğrensek bir şekilde, şaşkınlık içinde birbirimize söyleyeceğimiz sözler; "vay be ! görüyomusun. Falan da gitti ama çok sefil öldü ya..Yaa hiç sorma, son günlerinde yanında kimse yokmuş, aç yatarmış, ilacını alamazmış, kirasını ödeyemezmiş vs." olur nedense. En son, yakın zamanda birçoğumuzun Tulum Hayri diye bildiği Cem Gürdal'da vefat etti. Son ropörtajıymış dediler izledim geçen. 7 çocuk babası, kiracıymış. 2 çocuğu halen okula devam ediyormuş... Allah rahmet eylesin, geride kalanlara sabırlar diliyorum.
Merhum Cem Gürdal'ın hayattayken son çabalarını hatırlıyorum. Depremde evini kaybetmiş, ortada kalmıştı-ki zaten o dakikaya kadar ne kendisinden ne de içinde bulunduğu durumdan kimsenin haberi olduğunu sanmıyorum. Zor şartlar altındaydı ve olan bitenin sonrasında birkaç TV reklamında oynarken gördüm.Sevindim hatta ne yalan söyleyeyim. Sonuçta çocukluğumda gördüğüm sevdiğim, halen denk geldikçe izlediğim bir sinema filminin sevilen karakterlerinden bir tanesi. Yüzü gülmüştü. Hatta araştırınca birazcık; isim vermeden söyleyeceğim, sanat dünyasından birçok kişi güzel vaatlerde bulunmuş Tulum'a. Hatta bir tanesi de ev! Bir başkası iş..vs...vs...vs..Yardım yağmuruna tutulmuş ! Herşey çok güzel ama bu olanlar bundan tam 7 sene önce. Geçtiğimiz hafta da vefat etti zaten. Bu
dediklerimin çok az bir kısmı dahi gerçekleşmiş olsa, sanırım bu kadar sıkıntı içinde
kalmaz, bu kadar sinir stres altında erkenden ölmezdi. Burası ayrı kısmı tabi olan
bitenin. Allah korusun ben de dayanamam sanırım o çaresiz ortama. Hayatta kalma savaşına.
Sormak istiyorum buradan; "Acaba sadece bizim ülkemize mi has bu tür ölümler? Sağlıkta dost olanların hastalıkta unutması ? Bir yıldız gibi parlayıp, saman alevi gibi aniden sönmek?" İzlediğiniz kanallara çok dikkat edin. Bu insanları hâla görmeniz mümnün. En azından onlardan geriye kalanları. Kanallardaki birçok dizide birçoğu artık figüran. Ufak tefek rollerle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bunları buraya yazmamın kime ne faydası olur bilmiyorum. Hatta olmaz büyük ihtimalle ama ne bileyim yazmak istedim. Severdim seni Tulum Hayri.Ruhun şad olsun.