Yoruma ne mümkün ?

Türk "Ç" değişimi

Yıl: 1965
"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma
hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra
kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm
vardı.. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle 'akşam-ı
şerifleriniz hayrolsun' dedim.."

Yıl: 1975
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim,
heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum,
yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim,
kendinden emin bir sesle 'iyi akşamlar' dedim.."

Yıl: 1985
"Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. Nitekim ne yapacağıma hükûm
veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra
kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm
vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'hayırlı
akşamlar' dedim.."

Yıl: 1995
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Fenâ hâlde kal geldi yâni.. Ama
bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim..
Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle 'selâm' dedim.."

Yıl: 2006
"Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni.. Oğlum bu iş bizi kasar
dedim, fenâ göçeriz dedim, enjoy durumları yâni.. Ama concon muyum ki ben,
baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin.. 'Hav ar yu
yavrum?'"

Yıl: 2026
"Ven ay vaz si hör, ben çok yâni öyle işte birden.. Off, ay dont nov âbi
yaa.. Ama o da bana öyle baktı, if so âşık len bu manita.. 'Hay beybi..'"

.

Hâlâ vakit var!.
TÜRKÇEMİZE SAHİP ÇIKALIM................

Optik yanılma...

Yüz sanatı







jai fait une promesse

bir soz vermistim
bak, goruyormusun? sogut agaci nehre dogru egilmis,
sevdigi ugruna aglayan bir insan gibi.
bana o sonbahari hatirlatiyor, arzuyla diz cokup,
kendimi sana adadigim.

kendimi sana adamistim...

kadınların eline verilmemesi gereken 30 şey...

Alıntıdır....

1-DİREKSİYON (çarpışan arabalar dahil)
2-KREDİ KARTI
3-TELEVİZYON KUMANDASI
4-RÜYA TABİRLERİ KİTABI
5-ŞİRKET HİSSELERİNİN %51'İ
6-HARİTA (hedeften daha fazla uzaklaşmak istemiyorsanız)
7-ÜÇÜNCÜ KADEH
8-BUZ KIRACAĞI
9-İNGİLİZ ANAHTARI
10-BAŞBAKANLIK KOLTUĞU
11-KOZ
12-TELEFON
13-PUSULA (klavuzu karga olanın...)
14-KALEM
15-İNİSİYATİF
16-HESAP MAKİNESİ (kullanacaklarını pek sanmıyoruz)
17-UÇURTMA (ya tele takarlar ya yere çakarlar)
18-AYNA
19-NARGİLE ("Tankut bunu üflüyo muydum,yoksa çekiyo muydum" ?!!?!)
20-PİPO
21-AHMET ALTAN KİTAPLARI
22-KELEPÇE
23-KIRBAÇ
24-ÇEKİRDEK
25-BİLARDO ISTAKASI
26-FALA HAZIR KAHVE FİNCANI
27-OLTA (allah muhafaza)
28-ZEKA SORUSU (hem cevabı bulamazlar hem de bulcam diye inat ederler)
29-ESKİ SEVGİLİYLE ÇEKİLMİŞ RESİMLER
30-BRAD PİTT POSTERİ

Liste uzar gider.Asıl kısa liste verilmesi gerekenler muhtemelen.1 tane yeter....

Hastası oldum

arkadaş amatörmüş...aman ha sakın amatör kalmakta ısrarcı olma. sen bu halde bunları yapabiliyosan profesyonelken düşünemiyorum. tebrikler !


Mp3 çalarım Klip çalarım ustam ölmüş ben çalarım

Çelişkiler içinde bir çelişki şu mp3 mevzuu. Tamam şarkı yapan karşı çünkü emeği çalınıyo. Albümün devamı için para lazım. Sanata saygı ustaya saygı vs..
Zamanında internet bu kadar yaygın değilken Tek bir CD üzerinde 10 albümü 1 liraya alınca eve nası mutlu dönerdik şimdilerde de "x" sitelerden daha albüm piyasaya çıkmadan indirip dinler olduk. Aksini iddia eden varmı ? yok ben orjinale para veriyorum diyenler hakkaten ordaysanız da tebrik ederim el sallıyorum. Geçenlerde bi tv programında gördüm. Adnan Şenses kendi hit albümlerini sıralıyodu. Şu bu falan filan diye. Sanırım aynı işi yapanlar piyasadan umudu kesip birbirinin albümünü alıyolar.
Neyse. şimdi de biçok sitede şikayet butonları yaygınlaştı. korsan yayın yapan adres-link topluyolar.. Hoş.
Bütün bunlar olup biterken diğer taraftan peşin fiyatına 12 taksitle mp3 çalarlar hergün yepyeni gıcır gıcır rengarenk modelleriyle rafları süslemeye devam ediyo. yerli yabancı ne kadar marka varsa sanırım hepsinin en az birkaç modeli mevcut. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? Bi ilan görüyorum 600 dolarmış ta mp3 çalar şimdi olmuş 200 dolar. film izle mp3 dinle ne halt edersen et diyo bi yerde. Şimdi diyorum acaba piyasaya bu ürünleri sürenler kendileri orjinal Cdlerden mi ripliyo mp3leri? evet evet eminim öyledir ve izledikleri filmler de mutlaka yasal formattır. Hiç ama hiç divx değildir. Ne yapmaya çalışıyosunuz artık kafam basmıyo ama siz sanırım bunları yaparken epey düşünüyosunuzdur. tabi .

Mutluluğun Sırrı

Bir tüccar Mutluluğun Sırrını öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış. Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir saraya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş.
Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla karşılaşmış: Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş; dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış. Bilge sırayla bu insanlarla konuşuyormuş ve bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış.
Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş bilge, ama Mutluluğun Sırrını açıklayacak zamanı olmadığını söylemiş ona. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra görmeye gelmesini salık vermiş -Ama sizden bir ricada bulunacağım,- diye eklemiş bilge, delikanlının eline bir kaşık verip sonra bu kaşığa iki damla sıvıyağ koymuş. -Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz.-Delikanlı sarayın merdivenlerini inip-çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. İki saat sonra bilgenin huzuruna çıkmış.
-Güzel, demiş bilge, peki yemek salonumdaki Acem halılarını gördünüz mü ?
Bahçıvan Başı’nın yapmak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü ?
Kütüphanemdeki güzel parşömenleri fark ettiniz mi?
Utanan delikanlı hiçbir şey göremediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine verdiği iki damla yağı dökmemeye çabalamış, başka bir şeye dikkat edememiş
-Öyleyse git, evrenimim harikalarını tanı,- demiş ona bilge. -Oturduğu evi tanımadan bir insana güvenemezsin.- İçi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara asılmış, tavanları süsleyen sanat eserlerine dikkat ediyormuş
Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları yerlere yakışan sanat eserlerinin zarafetini görmüş. Bilgenin yanına dönünce, gördüklerini bütün ayrıntılarıyla anlatmış
-Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?- diye sormuş bilge
Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş
-Peki,-demiş bunun üzerine bilgeler bilgesi, -sana verebileceğim tek bir öğüt var:
Mutluluğun Sırrı dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan...


Biraz uzun bi hikaye ama sanırım okunmaya değer...

Timsah avcısı





'Timsah avcısı' Steve Irwin öldü
Avustralyalı 'timsah avcısı' Steve Irwin, dalış seferi sırasında bir vatoz tarafından göğsüne ölümcül darbe alıp yaşamını yitirdi.
'Timsah avcısı' Steve Irwin öldü
Avustralyalı 'timsah avcısı' Steve Irwin, dalış seferi sırasında bir vatoz tarafından göğsüne ölümcül darbe alıp yaşamını yitirdi.

BRİSBANE - Hayatını vahşi doğaya adayan Avustralyalı 'timsah avcısı' Steve Irwin, denizaltında çekim yaparken talihsiz bir kazaya kurban gitti. 44 yaşındaki Irwin, son kez kamera karşısına geçtiğinden habersiz, Büyük Mercan Kayalıklarında sualtı belgeseli çekiyordu. Birkaç yüz voltla çarpabilen ve hatta öldürebilen vatoz balığına çarpan Irwin kalbine ölümcül darbeyi aldı.

Kaynak: Ntvmsnbc

Crocodile Hunter

İşte bu olay bir devrin kapanıp bir yenisinin açıldığına; cesaretin, korkusuzluğun, özgüvenin, hayvan sevgisinin ağır bir darbe aldığına delalettir... Devyarasa timsahların kıçına parmak atan Steve abimizin kıçıkırık vatoz balığı (evet bir balık) tarafından öldürülmesi bizleri derinden yalaralamıştır. Acımız çok büyük...


Çok gizli kamera sistemi

Bilinçüstü'ne....

İnsan eline kağıt kalemi alıp ta masa başına oturduğunda her zaman ne yazacağına karar veremezki...Buruşturulup atılan bikaç çizik atılmış kağıtla dolar masa, çöp kutusu...aslında yazmayı istememekten değildir bu karmaşa. sadece üzerinde düşünüp te yazmak istediği mevzuya yaraşır kelimeleri belki de bulamayacak olmanın verdiği endişe...ordayım.
Hayatta hiçbirşey kolay değil, kolay kazanılmıyo da zaten farkındayım görüyorum. Sen, sebepli sebepsiz camını kırıp düğmesine bastığım acil durum işaretimsin benim.Kendimi iyi de hissetsem kötü de karşımda senin olman güven veriyor bana.Arkadaşlığın kardeşliğe taşınması, arkanı döndüğünde kontrol etme ihtiyacı duymamak, sözlerinin tamamını aksini düşünmeden dinlemek öyle güzel ki...kendimi sana anlatmak..."su gibi" bu demek heralde.sana hayatımın bundan sonraki dönemlerinde de meydan okuyacağım "kepaze" edecem diye ama sonuç daha şimdiden belli. olsun .. varsın olsun canım kardeşim. hayata hep düşeş at. yanında görmek istediğin kim var bilmiyorum ama sonuna kadar gidecekler arasında olmamı diliyorum. gitme oldumu ? gitme...

Tübitak cıstak cıstak

Türkiye bilimsel ve teknolojik araştırma kurumu ???



Hadi ordannn hadi ordannnn...

Dilemma

o gün... onu soyunurken izlerken içimde biryer sanki ezildi... burkuldu.İnsanın kalbi sıkışır acırya işte öyle bir duygu.Daha önce yaşadığım hiçbirşeye benzemeyen bir acı. kadın vucudunun saf güzelliğiyle korunmasız sereserpe önünde teslimiyeti. Herhangi biri olsa bu durumdan cinsel bir haz duyardı muhtemelen.Ama içimde bundan çok farklı birşeyler oldu.Gerçekten seviyormuyum ? belkide bana sevgisini incitmemek adına başımı başka bir yere çevirmek zorunda kaldım...Ama o kadar güzeldi ki... Mehtapsız ayışığında denizden gelen serin esintinin yüzünüzü okşaması gibi... Tenimi delip beynimin içinde yıldırımlar çaktırdı...Buna rağmen aklımda hala şüpheler olması çok garipİnsanın başına gelen en kötü ruh bunalımı kesinlikle dilemma... Hala kurtulabilmiş değilim.Neyi istediğine karar verememek, veya onun ne istediğini kestirememek...

Kalbim acıdı...



Bir gün yolda yürüyordum...
Bir şarkı duydum, kalbim acıdı...
Bu kadar...








awi şüule goulu daği daği
dido miğun guis derdi meraği
oüomdğulas si şekeri ma yaği
si domövi do domxali gyuli çkimi
ağne odas perde kogevoüidi
izmocesti alis dologaüidi
gomüuwxişi mgarinis yevuüidi
si domövi do domxali gyuli çkimi
bazi bazi gelaiûi noğaşa
vixosarûi baba süaniş ûüobaşa
gyuli çkimi si var ida başkaşa
çkimire do giçkitas gyuli çkimi

Rayların izinde....

İnsanlar tanıyorum... tanıdığımı sandığım... ama onlar feleğin çemberini aşındırmış.Ne kadar aptalmışım, ne kadar safmışım... Hay'atın derin bok çukurunu doğduktan yıllar sonra farkettim... Şimdi kendime kızdığım nokta şu: Yıllardır belirli bir çizgide ilerlerken kalıplaşmış sandığım düşüncelerimin ışığında ilerlerken.... Birden bire uzaklaşmış olduğumu farkettim. Ben bu değilim ki... Adına ister aşk diyelim ister sevgi.. Bu bana hertürlü pis işi yaptırabilir mi.Bu kadar zayıf mıydım? Sevgi uğruna bütün pisliği kabul edebilir miyim ?
Başkalarının hayatlarındaki kötü durumlar yüzünden onlara kızıp bunları hayatlarından uzaklaştırmalarını talep ediyorum sürekli.Ama adam gibi oturup düşününce karar verdim; bazılarının hayatlarından çıkarılması gereken kötü kişi belkide benim... Bir insanın sabah uyanıp beni yada benimle ilgili bir olayı hatırladığında kendini kötü hissetmesi... Bu kabul edilebilir bir durum değil... Uzun zamandır... açıklayamayacağım ikilemlere bir yenisi daha eklenmiş oldu. İyi veya kötü kavramlarının aslında ne olduğunu sorgulamaya başladım sırf bu yüzden.Belkide... Belkide herzaman düşünüdüğüm gibi iyi bir insan değilim... Kendimi şimdiye kadar hep iyi sanmıştım.Belkide kötü birisiyim.İnsanlara kötü davranıyorum. Şehvet uğruna insanların hislerini önemsemiyorum bile... En geniş en ahlaksız insanın içerisinde bile hissiyat olabiliyor çok garip...Kimbilir belkide herkese sadece hakettiğini veriyorum...

Nevr

Nevr = Osmanlıca;
  1. (C.: Envâr) Parlaklık.
  2. Ağaç çiçeği. Tomurcuk.

Hafifte şu yazıyı okuyunca yazayım dedim. Herhangi bir yazıyı okuduğumda yazanın fikirleri değilde okuduğum zaman beynimde yer edenler önemlidir benim için.Neoturk belkide bambaşka birşeylerden bahsetti yazısında... Ama birden durup düşündüm eskiler, babaanneler... Uykusuz yazısında da bahsetmiştim... Babaannem(Nur içinde yatsın) çocukluğumun çok önemli bir yerini oluşturur.Gülümseyen yüzü hala gözlerimin önünde...
İçten gelen sevginin verdiği gücü, rahatlığı düşünsenize. Kendinizi güvende hissediyorsunuz... O yanımdayken başıma kötü hiçbirşey gelmez düşüncesi. İnsanın en çok korunmaya ihtiyaç duyduğu çocukluğunun kahramanı babaanneler, anneanneler,dedeler... Şimdi biz yeni nesil olarak ne yaptık ? Çocukken en sevdiğimiz insanları kendi çocuklarımızdan çaldık... Ayrı evlere taşındık, huzurevlerine gönderdik... (Böyle bir şey aklımdan bile geçse Allah üzerime lanet etsin)
Evet eskinin babanneleri vardı adam gibi adam yetiştiren... Eskinin anneleri vardı çocuklarıyla beraber büyüyen... Eskinin babaları vardı...ailesinin bütünlüğünü sağlayan koruyan gözeten çelik iradeli... Biz yıktık bu kurumları... Tıpkı Osmanlı İmparatorluğunun töreden uzaklaşıp yıkılması gibi toplumumuzun sonunu hazırlar olduk...
Bazı durumların yanlış olduğunu düşünüyorum.Özellikle içerisinde bulunduğum toplumun gençliğinden iğreniyorum... Bu kadar basitmiydik biz ? Bu kadar basit mi yetiştirildik. Aklımız içki, kumar ve cinsellikten başka bir boka çalışamaz mı oldu ?

Yarım kalmış deneme....

İnsanoğlu çoğu zaman kaçar düşünmekten, gene de kendini düşünür gibi göstermek ister, bunun içindir ki geleneğe bağlanır, birtakım insanlara bağlanır, ya geçmişte yaşamış olanlardan ya kendi çağdaşları arasından birini seçip onun dediklerine bağlanır . Rahatlar artık, içi doğrunun, iyinin, güzelin ne olduğunu öğrenmiştir. Onların dışında kalanın yanlış, kötü, çirkin olduğunu bilir. Kapılmaz onlara biraz olsun ateşli, yürekli bir kimse ise onlarla çarpışmaya da başlar.Yanlışa, kötüye, çirkine saplananlar bununmasını içi götürmez. Onları yola getirmeye çalışır. Yola gelmezlerse yok olsunlar daha iyi. Yeryüzü yanlıştan, kötüden, çirkinden temizleniverir.

Tekrar...

Yeniden yazmaya başlayacağım sanırım.Epey uzun zamandır içimden birşeyler yazmak gelmiyordu. Son birkaç aylık zaman dilimi içerisinde hayatımda garip şeyler oldu diyebilirim.Bunları toparlayıp arşive katmayı ne kadar çok isterdim... bilinçüstü fazla deşifre olduğundan detaya girmeyeceğim.Ne kadar kötü ! günlüğün var ama resmen kamuya açık.Kimbilir ? Belkide bazı mevzuları başka bir site altında yazmak gerekir.

Bura bilinçaltını anlatmıyor ki.... Bilincimin üzerinde ve hatta ötesinde...

Geliştirilmiş icat

Posta kutusuna düşen süper bir yazı.Son 50 seneden daha uzun bir süredir gerek yabancı kaynaklı olsun gerek devlet tarafından uyutulan; kimliği,dili, kültürü, yaşam tarzı bozulan Türk toplumu hakkında üzerinde düşünülmesi gereken küçük bir tespit (bknz:TDK = Bir şeyi sağlam bir biçimde yerleştirme, yerinden oynamaz duruma getirme, saptama.)Hoş TDK'nın sözcük bilgisinin ne kadar doğru olduğu tartışılır.O da ayrı bir yazının konusu olsun müsadenizle...



Televizyon açık...

Ve her kanalda yayınlanan bir banka reklamı...

Hızlı trende seyahat eden bir ABD'li, bir Japon, bir Türk....

Fıkra misali...

ABD'li; gevrek gevrek gülümseyerek, cep telefonunu icat ettiği ile...

Japon; ABD'linin icat ettiği telefonu geliştirmekle övünüyor..

Sıra bizimkine gelince çok bilmiş ve kendine güvenen bir eda ile gülümsüyor ve

"Cebi aracılığı ile 20 Dakikada kredi çekmekle" övünüyor...

Yani ortada;

Icat ettiği ile övünen ABD'li

Icat edileni geliştirmekle övünen Japon

Başkasının teknolojisi ile en hızlı borcu almakla övünen Türk....

ARTIK YETER! BİZ SÖMÜRGE MİYİZ?

30 Nisan 2006 günlü Hürriyet'in Ankara ekinde, Sayin Yalcin
Bayer'in kösesinde okudugumuz haber sabrimizi tasirmistir. Artik yeter
diyor ve bütün dilseverleri, kendi ülkemizde bizi konuk durumuna
düsürenlere tepki vermeye cagiriyoruz. Bu, yurttaslik sorumlulugumuzdur,
dilseverlikle yurtseverlik arasindaki bag unutulmamalidir!

Önce "Türk"ü, "Turk, Turc, Turca", Ankara'yi "Angora",
"Anadolu"yu "Anatolia" yaptilar; yeterince tepki vermedik. Simdi
"Migros"un adi "Ankamall" oluyormus. "Migros"a bile alisamamistik
ki, alistigimizi sananlar bir adim daha atiyorlar. Bu NE cesaret, bu
gücü kimden, nereden aliyorlar?

Ülkemizi yabanci adlarla kirletenlerin basini Türk üreticinin,
mühendisin, isletmecinin, girisimcinin cekmesi cok acidir. Türk
üreticinin kendi emegini Türkceyle adlandiramamasi hem aci, hem de utanc
verici bir bilincsizlik örnegidir. Artik ürettigi giysiye, sekere,
tatliya; icinde yasadigi isyerine; islettigi lokantaya, cayevine, otele,
alisveris merkezine Türkce ad bulamayanlarin yurt ve dil sevgisinden
kuskulanir olduk.

Ne demek "Ankamall?" Sagduyudan yoksun, hangi bilincin ürünü?
Atatürk'ün devrimlerin isigini parlattigi Ankaramizin adini, anlamini
kirletmek nasil bir anlayistir? Zaten her kösesi kirletilerek Ankara,
Ankara olmaktan cikarilma noktasina gelmistir! İste, Ankara'dan isyeri
adlari: Bianco Rosso, Chiken Last Stop, Mezzaluna, Cakeland ve
yüzlercesi.

Nicin, "merkez"ler "center"e, "kargo"lar "cargo"ya,
"sov"lar "show"a, "ekstra"lar "extra"ya, "kulüp"ler "clup"a.
dönüstü? Yasayla korunan Harf Devrimi cignenirken, nicin cumhuriyet
savcilari onlarca tabelayi göremez oldu? Yillardir haykiriyoruz ve
sesimizi duyan tek cumhuriyet savcisi cikmamasina sasiriyoruz!

Türkce, bagimsizligimizin simgesidir; "ses bayragimiz"dir; ulusal
kimligimizdir. Dilimiz sözcük sözcük cignenirken, Ankaramizin adini
bozan "Ankamall" sözcügüne ve tüm yabanci adlara artik
katlanamayacagimizi belirtiyor; yillardir ürününe, isyerine yabanci ad
koyanlara karsi verdigimiz savasimi, cumhuriyet savcilarinin görmesini,
duymasini diliyor; bu savasimin arkasini birakmayacagimizi kamuoyuna
duyuruyoruz!




Sevgi Özel


Dil Dernegi Baskani

Haberin yok ölüyorum....



Bir müddet güncelleme yapmayacağım.Arzınıza bilgi olunur....
Karışığım çok karışık.Sarpasardı...

Google arama artık

Vatandaşın aradığı hadiseyi görüpte hayretler içerisinde kalmamak elde değil.kızlar nasıl cenabet olur resim
Adam bunu aramış.Düşünebiliyor musunuz ? Abazalığın hayvanlığın son noktası olarak değerlendiriyorum.İşin garip tarafı bu aramada BilinçÜSTÜ google'da ilk sıralarda çıkıyor.Hay Allahım aklıma mukayet ol.

Not: Porno site değil ulan burası dağılın !!!

Suç haritası

Bunlardan herhangi birine rastlamamış olmak bile şu hayatta sanşsız olmadığımı düşünmeme birer örnek teşkil eder...


Türkiye'nin 2005 suç haritası

Şahsa karşı 197.996, mala karşı 289.765 suç işlendi; yurt genelinde 2.094 kasten öldürme olayı gerçekleşti, 1619 kişi intihar etti,

53.932 ev, 43.733 işyeri soyuldu, 7.068 kapkaç olayı meydana geldi,

6.248 şahıstan, 160 evden, 290 işyerinden, 6 bankadan gasp ve yağma suçu işlendi,

1243 terör olayı, 1617 toplumsal olay meydana geldi,

Karakollara 10, resmi binalara 8, parti ve derneklere 4, meskenlere 8 terör saldırısı yapıldı,

Resmi ulaşım araçlarına yönelik 18, sivil ulaşım araçlarına yönelik 7 olay kayıtlara geçti,

Kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele birimlerinin alanında 20 bin suç işlendi; 54 toplu kaçakçılık, 3 nükleer madde kaçakçılığı suçu kayıtlara geçti,

Ülke genelinde 168.76 kişi gözaltına alındı, en çok gözaltı 50.000 ile İstanbul'da gerçekleşti,

Trafik kaza bilançosu

Polis bölgesinde 570.419 trafik kazası meydana geldi; 3.215 kişi öldü, 123.985 kişi yaralandı,

2005'te günde ortalama 1562 trafik kazası yaşandı; günde ortalama 9 kişi öldü, 430 kişi yaralandı,

Kazaların maddi boyutu 650 milyon doları aştı.

Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü internet sitesi

Yanbancı Language


Başlık her ne kadar sevgili Oktay Sinanoğlu' nun bye bye Türkçe' sine atıfta bulunmuş gibi olduysa da son zamanlarda bilinçli birileri bu durumlardan rahatsız olmuş anlaşılan.Türkçemizin etkisinde kaldığı bozulmalar ve yabancı sözlük istilasına karşı halkı bilinçlendirmek amacıyla çeşitli kampanyalar ve siteler açılmış.
İyidir hoştur ama garip bir durum var.Türkçe arasına onlarca kelime katan ziyniyet ingilizce konuştuğunuzda bir kelimeyi kazara yanlış telaffuz bile etseniz hemen ayağa kalkmaktadır.


TDTKB okuduğum güzel bir yazıyı paylaşmak istiyorum...

Yine Türkçemiz yine Eurovision

BİR süreden beri Amerika’da üniversitede hem yazar‚ hem akademisyen olarak ders veren ve Orhan Pamuk’un Ermeni yanlısı talihsiz sözleri için ’Kahramanlara ihtiyacımız yok’ diyen Elif Şafak‚ romanlarında Osmanlıca kelimeler kullandığı eleştirilerine şu cevabı veriyor:

- Ben romanlarımda Osmanlıca kelimeler kullandığım için çok eleştirildim‚ Öztürkçeciler tarafından. Ama tavrım net: Türkçe’nin geçirdiği değişimi eleştiriyorum. Dili ve düşünce gücümüzü budadık. Bir yazar olarak benim canımı yakıyor bu. Kaybolan kelimelerin yasını tutuyorum.

Balıkesir General Kemal İlköğretim Okulu İngilizce öğretmeni değerli okurumuz Mehmet Erol Düzen de‚ gönderdiği e-postada‚ Türkçe karşılığı olmasına rağmen bazı kelimelerin dilimize yerleştirilmeye çalışılmasına şöyle tepki gösteriyor:

- Türkçemiz Ural-Altay‚ yani Orta Asya dil ailesindendir. Öğrenilebilmesi en zor beşinci dildir. Yüklemi sonda olduğu ve sondan eklemeli bir dil olduğu için‚ bilgisayar donanımına da en uygun dildir. Yani‚ İngilizce yazılıma-programa ve sisteme sahip olan bir bilgisayar için en uygun dil aslında Türkçe’dir.

Türkçe bilmeyen bir insan‚ Türkçe konuşan iki insanı dinlediğinde‚ kendisini melodi dinliyormuş gibi hisseder. Büyük ve küçük ses uyumundan dolayı nota gibi inip çıkan sesler vardır dilimizde. Binlerce yıl Arapça‚ Farsça ve Fransızca’nın etkisinde kalmış ama hiçbir şeyini yitirmemiştir.

Ama ben bir İngilizce öğretmeni olarak‚ günümüzde Türkçe’nin tehlike içinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü karşılığı olmasına rağmen birçok kelimeyi dilimize gelişigüzel yerleştirmeye çalışıyoruz.

Mesela adapte kelimesinin karşılığı uyumdur. Ama konuşurken çoğunlukla adapteyi tercih ediyoruz. Bunun nedenleri kullanan kişilere göre değişiyor. Dil tembelliği‚ çağdaşlık iddiası‚ dağarcık azlığı gibi.

Buna benzer daha birçok kelime var. Enerji: güç‚ lap top: dizüstü bilgisayar‚ çaba: efor‚ manşet: başlık.

Kendi dilimizde karşılığı varken‚ Türkçe olmayan kelimeler kullanmak dilimizi özünden uzaklaştırır.

Unutmayalım ki her Avrupalı ana diliyle konuşur. Zorunlu olmadıkça evrensel bir dil olan İngilizce’yi veya başka bir dili kullanmaz.

Utanılacak durum

SAYIN Düzen böyle diyor ama‚ resmi ve ana dili Türkçe olan Türkiye‚ Eurovision Şarkı Yarışması’na önümüzdeki yıl yine İngilizce bir parça ile katılacakmış!

Toplu Konut İdaresi bile bazı büyük konut projelerine Türkçe olmayan isimler vermeye başladı.

Dilimizi yabancı dillerin istilasından kurtarmaya çalışırken‚ galiba tümünü kaybedeceğiz. Elif Şafak da kaybolan kelimelerin yasını -haklı olarak- tutmaya devam etsin. Çünkü dilimize artık yerleşmiş olan Osmanlıca kelimeler kaybolurken‚ yerine Türkçe değil‚ İngilizce ve Fransızca kelimeler giriyor.

Derece almak uğruna‚ uluslararası bir şarkı yarışmasına bile dünyanın en güzel ve en zengin dillerinden biri olan Türkçe ile katılmaktan utanacak duruma geldik.

Ne demişti oysa Büyük Atatürk:

-Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir iftihar etmek için yaratılmış‚ tarihini iftiharla doldurmuş bir millettir.

Aşağılık duygusu

GÜZEL dilimizde sanki hiç güzel kelime veya isim yokmuş gibi‚ konut projelerine bile Türkçe olmayan isimler vermeye başladık!

Bu kadar da aşağılık duygusu olur mu?

Atatürk‚ Sadri Maksudi Arsal’ın Türk Dili İçin adlı eserini okuduktan sonra‚ 1930 yılında şunları söylemişti:

- Ülkesini‚ yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti‚ dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

75 yıl sonra bir de bizim yaptıklarımıza bakın!



Türkçe kampanyaları
Kurumsal bazda Türkçe kampanyaları sonucu alınan kararlar
Afişler
Türkçe Dersleri
Türk Dil Tarih Kültür Birliği

Milletvekili aday sınavı


Malumunuz bulunduğumuz toplumda adam sayılmak için en az bir yabancı dil bilmek şart koşuluyor. Lisans veya lisansüstü eğitimden başlamak üzere senelerimizi harcadığımız işe giriş çabalarının orta noktasında özel ya da devlet olsun öncelikli şartları en az bir yabancı dil bilmeniz. Özellikle şu sıralar pek ilgili olduğum KPSS sınavı sonucu gerekli şartlara bakıldığında; Kurumların Kpss haricinde kendi bünyelerinde 2. sınav yapacakları yada halk arasında "BORU" olarak bilinen KPDS (Kamu personeli Dil sınavı) puanlarına ihtiyaç duyacaklarını belirtmişlerdir.
Burada sorulacak olan can alıcı soru şudur ;

- Herhangi bir devlet kurumuna girmek için onlarca sınav + yabancı dil (kendini defalarca kanıtlamak ) gerekmektedir de başbakan,bakan,millet vekili olmak için neden herhangi bir sınav yoktur da bu adamlar zkini sallaya sallaya yönetim kadrosuna yerleşmektedir.

Devlet 300-500 liralık maaşlı kıytırık memur alımında bile milyonların arasından sıyrılmış, kendini hemen her konuda geliştirmiş, kafası çalışan 30 yaşını geçmemiş tertemiz beyinler ararken yönetici çobanların en azından bir matematik sınavından geçmesi gerekmez mi?
Paran çok mu? Aşiretin ya da oy potansiyelin var mı? Gel abi o zaman milletvekili ol. Sktiret yabancı dilin ya da kültürün olmasın.Hatta kafanın çalışmasına bile gerek yok.Parti lideri ne derse doğru der.Onun her dediğini "He" demen yeterli.Sana Ankara'da süper bir ev verecez.Araba, korumada cabası.Hemde hepsini devlet karşılayacak.Becerebilirsen milleti hortumlayadabilirsin.Millet kim mi? Hakikaten millet kimdi yahu???

Nuri Alço



1- Nuri Alço kimdir?

Nuri abi bir düşünce insanıdır. Sevgi tünelidir. Kalplerdeki mutluluğun yansımasıdır. İyİ bir film karakteri ve efendi bir insandır.

2- Nuri Alço neden sevilmez ?

Nuri abi toplumun kötü yönlerini her zaman bizlere sunmuştur. Toplumumuzu zehirleyen insanlara olan kinimiz birikmiş ve böyle değerli bir ağabeyimiz üzerine yansımıştır. Özünde temiz bir insan olan Nuri Alço hayatında sigara ve içki kullanmamış değerli bir insan olduğunu biliyor muydunuz ?

3- Tecavüzcü Coşkun neden hep Nuri Alço'nun vazgeçilmez adamı olmuştur?

Nuri Alço ve Coşkun tamamen zıt kültürün insanlarıdır.Aralarında sadece eylem birliği söz konusudur.

* Coşkun açtır, Nuri abi tok.
* Coşkun kot giyer, Nuri abi beyaz takım elbise.
* Coşkun kaba kuvvet kullanır, Nuri uyku ilacı.
* Coşkun sevgi barındırmaz, kin kusar, Nuri abi sever belli etmez.
* Coşkun bira içer, Nuri abi viski.
* Coşkun uyuşturucuyu kullanır ve satar, Nuri abi kullanmaz, sattırır.
* Coşkun arkadaşları ile gezer, Nuri abi tek takılır.
* Coşkun traş olmaz, Nuri abi sinek kaydıdır.
* Coşkun Cadillac, Ponciac gibi geniş arabalar kullanır, Nuri abi Mercedes’e biner.
* Coşkun mekan dinlemez, Nuri abi mutlaka yatak odası kullanır.
* Coşkun hedefe her durumda saldırır, Nuri abi hedefi baygınlaştırır.
* Coşkun görevini yaparken kin kusar kuvvet kullanır, Nuri abi dokunuşlarla işini tamamlar.
* Coşkun polis tarafından ilk yakalanır, Nuri abi son.
* Coşkun serseridir, Nuri abi organizasyon ve teknoloji insanıdır.
* Coşkun tecavüz eder ama ispatlayamaz, Nuri abi mutlaka kaset kaydı yapar.
* Coşkun para ve uyuşturucu için babasını satar, Nuri abi onurludur.
* Coşkun emir alır, Nuri abi emir verir.

· Coşkun, vasıfsız bir sokak sapığı olarak güdülerinin esiridir...
Nuri Alço ise kötülüğü simgeleştiren bir anlayışın ipek bornozundan saten çarşaflı yuvarlak yatağına kadar tüm teşkilatı tamam gürbüz ve yiğit figürdür

· Tecavüzcü Coşkun, direk saldırarak sadece şaşkınlık ve korkuya yol açar...
Nuri Alço ise tarzında, daha ağır biçimde hayal kırıklıkları barındırır ve bunlardan beslenir.

· Tecavüzcü Coşkun, esrar ile uyuşur ve genellikle sadece kullanıcıdır...
Nuri Alço'nun ilgilendiği uyuşturucu kokaindir hem de satıcıdır.

· Tecavüzcü Coşkun, kaybetmişliği simgeler ve bu yüzden korkacak bir şeyi yoktur...
Nuri Alço ise 'şeylerin! sahibidir ve bunları kaybedecek gibi olunca aklı çıkar, çok korkar!...

· Tecavüzcü Coşkun, bastırılmış cinselliğin hıncını hayvanlaşarak almaya kararlıdır ve 'bayan kıstırma' durumlarındaki biçimsiz kahkahasıyla kendini ele verir...
Nuri Alço, sahte evlilik vaadiyle, sadece kadına sahip olmakla yetinmeyip o kadını satarak, kurye yaparak, sermaye yaparak vs. yıllar yılı kullanmaya niyetli haliyle, tatminsiz ve şeytanidir, en fazla sinsi model sırıtır. Tam bir çakaldır.

· Tecavüzcü Coşkun, bir toplum kurbanı simgesidir, tedavisi mümkün olabilir...
Toplum ise Nuri Alço'nun kurbanıdır, tedavi mümkün değildir!..

4- Oynadığı filmler nelerdir?

Film Adı / Tarihi

Hasret Sancısı 1982
Yakılacak Kadın 1982
Bir Sevgi İstiyorum 1984
Kayıp Kızlar 1984
Taçsız Kraliçe 1984
Yosma 1984
Altar 1985
Tele Kızlar 1985
Katiller De Ağlar 1985
Vazife Uğruna 1986
Alın Yazım 1986
Hayat Köprüsü 1986
Sevgi Çıkmazı 1986
Aşk Ve Kin 1986
Ayrılmayalım 1986
O Bir Melekti 1987
Kader Utansın 1987
Polis Dosyası 1989
Sözde Kızlar 1990
Yaralı Kurt 2000
Şahin 2002
Ömerçip 2003

5- Filmlerinde kimlerle birlikte oynamıştır?

Küçük Emrah, Cüneyt Arkın, Kadir İnanır, Ahu Tuğba, Serpil Çakmaklı, Tecavüzcü Coşkun, İbrahim Tatlıses, Tarık Akan, Oya Aydoğan, Danyal Topatan,

6- Neden filmlerinde hep altın kolye-bileklik-yüzük takar?

Oynadığı rollerle giyim tarzı bütünleşmiştir. Genelde uyuşturucu kaçakçılığı yapan , fuhuş ortamlarında bulunan,cebinden silahı eksik olmayan, pavyonlarda eğlenmeyi seven karakterleri canlandırdığından giyimini buna göre belirlemekte ve parlak renkte takım elbiseler, yakası açılmış gömlekler ve boyunca altın zincirler onun tarzı olmuştur. Bu onun bulunduğu ortamda rahatlıkla tanınmasını ve sıyrılmasını sağlar.

7- Fimler de kötü adam karakteri ile tanınmıştır? Hatta bir filminde Emrah’ın amcası rolü ile Emrah’ın annesine tecavüz eder. Peki niye bu kötü karakterli rol izleyicilerin kalbinde taht kurmuştur ?

Onun dışında kimse,onun kadar güzel "amca baba yarısıdır oğlum Emrah" diyemezde ondan...

Sanatını fevkalade yapan bir şahıs olduğu için taht kurdu.Çünkü kendisine verilen kötü rolünü o kadar iyi yapıyor ki adeta kötüden farkı yok.

filmlerinde canlandırdığı karakterlerin özellikleri nelerdir?

Emrah’ın annesine tecavüz ettiği filmde amca rolünü başarıyla oynamış.''baba yarısı'' iken babası olmuştur Emrah’ın.


8- Nuri Alço için duvar yazıları nelerdir ?

· Başbakan Nuri Alço

· Nuri Alço eğitim gönüllüleri

· Nuri Alço başkan Fenerbahçe şampiyon

· Paranın saltanatı varsa sultan Nuri Alço

· İfade çılgınlığı Nuri Alço

· Alkole geçit yok Nuri Alço

· Sizin Nuri Alço’nuz yok mu?

· Nuri Alço iyi yıllar diler.

· Nuri Alço kütüphanesi

· Nuri Alço: kozmik bilinç

· Nuri Alço tropikal bıyık'

9- Nuri Alço’nun filmlerindeki hafızlarımıza yer etmiş sözleri nelerdir?

Rahat ol yavrum, bak bunu iç sana çok iyi gelecek..( bu sırada içine ilaç attığı içkiyi karıştırmaktadır gizlice).

Aa ne demek Emrah tabi size sahip olacağım. Amca demek baba yarısı demektir.

Rahmetli abim senin değerini bilememiş yenge..

Abi deme bana yavrum...

Hiç çırpınma senin de hoşuna gidecek.

Abim öldü diye kendini bırakma yenge güzel kadınsın sen..

SON ETAPTA NURİ ALÇO

1- Eğitim paratoneri

2- Akşam güneşi

3- Çalışılmış organizasyon

4- Patlamaya hazır bomba

5- Rolex altın saat, İpek gömlek

6- İnsan sarrafı

7- Sıcakta soğuk nefes

8- Kamera kayıt sistemi

9- Viski, eğlence, kumar, kadın

10- Tok satıcı


NOT:Nuri abimize saygılarımızı sunar, yolunda ilerlemeye çalıştığımızı nacizane beyan ederiz.

Salaklığın son noktası

Hemalhemsat.com da süper bir ilan...Aynen aşağıda.
İlan Adresi.


SİZDEN ETKİLENMEYECEK HİÇBİR BAYAN KALMAYACAK!


ARTIK KAHRAMAN SİZSİNİZ

Bu ürün ile sizden etkilenmeyecek hiçbir bayan kalmayacak..
Evinize davet ettiğiniz kız arkadaşınız, dostunuz bu plaketi odanızda gördüğünde
- AAAAA ERCÜMENT SEN PLAKET Mİ ALDINNN??!?
diye boynunuza atlayacak..

Bu ürün bugünler için özel olarak imal edilmiş olup kullanan tüm eş dost hayalini kurduğu bayanla evlenip çoluk çoluca karışmıştır !!

plaketin üzerinde
"BAŞARILI ÇALIŞMALARINIZ, İLKELİ VE DUYARLI YAKLAŞIMLARINIZ, ÖNDER VE ÖRNEK DAVRANIŞLARINIZ SEBEBİYLE HALKIMIZ SİZİ "HALK KAHRAMANI" İLAN ETMİŞTİR
ÜLKEMİZE YAPTIĞINIZ KATKILARDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDİYOR, SİZİNLE GURUR DUYUYORUZ" yazmaktadır.


ARTIK PEŞİNDEN KOŞTUĞUNUZ PLATONİK AŞKINIZA AÇILMAK İÇİN UĞRAŞMAYACAKSINIZ..
BU ÜRÜNÜ KULLANDIKTAN SONRA O SİZİ İSTEYECEK :)

Not: Bu plaket orjinal olup başka bir kopyası yoktur.

internet sömürüsü

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ''İnternet işi iyi iş, herkese lazım. Pazara gittiğinizde satıcılar, 'Çaya çorbaya limon' diye bağırıyorlar. Demek ki bundan sonraki slogan; her eve, herkese internet'' dedi.

İyi demiş hoş demiş son derece iyi niyetli olduğundan hiç süphem yok ama...Dünyanın en pahalı internetinin Türkiye evlerinde olduğundan acaba haberi varmıdır.Onuda geçtik bozuk Türkçe' si ile Telekomun cahil başı Mehmet Ekinalan kotanın ne boka yaradığını biliyor mudur? Seni değil Mehmet Ekinalan seni oraya genel müdür yapanı kucaklamak lazım !!!

Telekomun cahil başından inciler
"bu baglanti secenegini replace ettik"
"o adama 100 birim charge ediyorsak öbürüne de etmek lazim"
"call center'larimiz yetersiz kaldi itiraf ediyorum"
"türkiyenin yurtdisi cikisi 24 gigabayt"


Ülke.................Max.Hız..............Fiyat
Japonya............47 Mbit.............38$
Fransa .............20 Mbit.............35$
İngiltere.............4 Mbit..............53$
İtalya............... 4 Mbit..............48$
ABD.................. 2 Mbit..............30$
Almanya............ 2 Mbit..............36$
Finlandiya.......... 1 Mbit..............35$
İspanya............ 1 Mbit...............45$

Türkiye..............2 Mbit.............202$

Multitouch LCD Panel - Warcraft

Warcraft pek çoğunuzun bildiği gibi oldukça popüler bir gerçek zamanlı strateji oyunu. Multitouch teknolojisi üzerinde çalışan Mitsubishi Electric Research Laboratories (MERL) geliştirdiği yeni teknolojinin tanıtımını Warcraft3 oyunu ile entegre ederek tanıttı. Bu yeni teknoloji çok noktalı algılayıcılara sahip bir LCD ekran vazifesi gören masa, ses tanıma ve kamera algılama sisteminden oluşuyor ve Warcraft3 'ün mouse ile klavye yerine dokunmatik ekran üzerinde elleriniz ve sesiniz ile komut verme esasına dayanıyor.

Apple’ın da benzeri bir teknolojinin patentini aldığını biliyoruz. Bu tarz sistemlerin önümüzdeki 5-10 sene içinde standart hale gelerek, fiyatlarının son kullanıcıların satın alabileceği düzeylere ineceğini tahmin ediyoruz.Aşağıdaki video ile sistemin ne şekilde çalıştığını daha iyi anlayabilir ve gelecekte oyunların nasıl kontrol edileceğine dair bir fikre sahip olabilirsiniz.




Adblock
Adblock

Aynı teknolojiye ait daha fazla video ve kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: TechEBlog Deli-Prof

Milli bilinç



Türkiye'ye Japonya'dan bir eğitim heyeti gelir. Temas ve incelemeler
yapacak, neticeyi yetkililere aktaracaklar. Gerektiği kadar da ikili
işbirliği gerçeklestirecek. Işler buraya kadar çok iyi...

Japon heyeti yurdumuzun bazı bölgelerinde gerekli incelemelerini yapar.

Sonra Bakanlıkta toplanırlar. Heyetin hakkımızdaki tespiti ilginçtir:
"Sizin çocuklarınızda milli şuur yok".

Bizimkiler şaşırır! "Bizim çocukların damarlarındaki kan milli duygumuzun kaynağıdır." Yine de fazla ses çıkarmazlar! Ne de olsa misafirdir!

Bizimkiler sorar, "Peki, Sizin gençlerinizde milli şuur var mıdır?

Japon uzmanları anlatmaya başlar: Biz gençlerimize ilkokula başlamadan "şok testler" uygularız. Mesela uçak gibi hızlı giden trenlerimize bindirir, bir tur yaptırırız. Çok katlı yollardan da geçen tren, onları şöyle bir sarsar. Mini mini çocuklarımız teknolojinin bu baş döndürücü neticesini görerek bir şok olurlar.

Sonra...

Bu şoktan sonra Hiroşima'ya götürürüz. Bölgeyi aynen koruyoruz. Bombalanmış bu bölge hakkında bilgilendirir; değil hayvan, bitkinin bile yeşermediğini gösteririz. Ve deriz ki "Eger sizler çalışmaz, sizden öncekileri geçmezseniz vatanınız, işte böyle düşmanlar tarafından bombalanır. Hiçbir canlı yaşayamayacak biçimde size bırakıp giderler.

Çalışırsanız, bindiğiniz hızlı trenleri bile geçecek yeni vasıtalar
yaparsınız. Gerisi sizin bileceğiniz iş. Çocuklarımız bununla ikinci bir şok daha yaşarlar. Sizlere şunu hatırlatalım ki, Türkiye'de birçok teknik elemanımız bulunmaktadır. Bunların herhangi birine bu konuyu sorabilirsiniz."

Bizimkiler şaşkınlık içinde sorarlar :

"-Peki ya Türkiye için tespitiniz var mi? Varsa gözlemleriniz nedir?"

Japonlar; "elbette var" derler. "Bizimkinden çok daha önemli. Bir tanesi Çanakkale Savaşları'nın olduğu bölge. Bu bölge gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile. Bir metre kareye altı bin merminin düştüğü savaşta, Türk'ler her şeye rağmen galip çıkıyor, olamayacağı olur hale getiriyorlar. En son teknolojiye ve donanıma meydan okuyarak, inancın galip geldiğinin ispatını yapıyorlar. Üstelik karşılarında tek bir düşman değil, müttefik güçler; sizin tabirinizle yetmiş iki millet var. "

Evet M²'ye 6.000 Mermi!...
M²'ye 6.000 Mermi!...
6.000 Mermi!...

Bileniniz var mıydı ?

Not: 300 M2 lik bir tepe için 2 gece savaşıldı... m2'ye 50 ölü
düşüyordu... Cerrahpaşadan gelen 130 son sınıf öğrencisi gönüllünün hepsi şehid oldu o tepede... o sene mezun verilmedi tıbbiyeden... anlatacak çok şey var bu savaşta. oradan geçen varsa tepelere kazınmış yazıyı bilir.


'Dur yolcu bilmeden basıp geçtiğin bu toprak bir devrin battığı yerdir'...

Not: Resimden dolayı SDN editörü Mustafa Halıcı kardeşime çok teşekkür ederim...

üzüntü....

PKK köpeği, askerimizin mayınlar döşenerek şehit ediliş görüntülerini saniye saniye yayınladı.

Limk Tepki....

Buyuksehir













Her sabah Ankaranın "üzerine çizgi çizilse göt gibi olur" manzarasına bakmaya alışmış bendeniz şuradaki şehir görüntülerine bakarak bir kez daha küfür orucumu açmaya niyetleniyorum.
Bende böyle bir yerlerde yaşamak istiyorum.Sözüm ona derli toplu düzenli milletiz, mimaride ilerlemişiz.Büyük Anakentlerimiz var.Bir dakka bu dediklerimin hepsi Osmanlı'nın yükseliş devirlerinde kalmıştı.Tühh

site analiz

silktide adında bir site keşfettim.Üşenmeyip site analizi yapıyorlar.Çeşitli kriterler belirleyip test ediyorlar.Pek kıymetli Bİlinçüstü bu analiz sonucunda 7.7 puan aldı. Detaylar için tık tık.

Şirket iyi niyet bildirgesi

Asabiyet

Hz.Muhammed asabiyeti bir hadisinde;Bir kimsenin kavmine zulümde yardım etmesidir." şeklinde tarif etmiş.Nazicane asabiyeti "Bir kez içine girildikten sonra, kurtulması hayli zor şiddet doğurabilecek duygu, hissiyat." olarakta tanımlamak mümkün olabilir ki; durum insan bünyesinde adrenalin düzeyinin fırlamasına sebep olur muhakkak.En aşağıda salgılanan hormon sayesinde vucütta meydana gelen değişimler verilmiştir.Bazı bilim adamları adrenalin hormonu sayesinde insanın hemen önce yaşadığı durumları ve herhangi bir bilgiyi beynin kaydederek unutmamasına sebep olduğunu keşfetmişler.Bunu nasıl alehte kullanabiliriz sorusunu soracak olursak....
Örneğin önemli bir sınavınız var.Ders çalıştıktan hemen sonra soğuk duş alarak vucuda adrenalin hormonu salgılatmak suretiyle konunun beyne kazınmasını sağlayabiliriz...
İçinde bulunduğumuz yüzyılda adrenalin hormonu muhtemelen stres ile eş zamanlı çalışmaktadır.Bu sebepten olsa gerek başımıza gelen sinirbozucu durumlar uzun süre beynimizi kemirmektedir....


Adrenalin = Heyecanlandığınızda veya korktuğunuzda, sinir hücreleriniz derhal sinyal sistemini uyarır ve büyük bir hızla ve yolunu şaşmadan hedefe ulaşarak böbrek üstü bezlerinizi hareketlendirir. Mesajı alan böbrek üstü bezleri adrenalin hormonu salgılar. Adrenalin hormonu ise kana karışarak, neredeyse bütün vücudu alarma geçirir. Sindirim organlarının hareketlerini engeller ve sindirme sürecini durdurur. Böylece sindirime katılmayan önemli miktarda kan, kasları beslemek üzere boşta kalmış olur. Aynı zamanda kalbin ritmi hızlanır, kan basıncı artar. Akciğerlerin bronşları genişleyip, oksijen girişini ve kanın oksijenle beslenmesini hızlandırır. Kandaki şeker miktarı artar. Bu da kaslara fazladan enerji sağlar. Nihayet gözbebekleri genişler ve gözlerin ışık uyarımlarına karşı duyarlılığı artar. Bütün bu etkiler biraraya geldiğinde ise, bir insan ister kaçma, ister savunma, isterse de saldırma durumuna geçmek üzere olsun, her durumda büyük bir performans göstermeye hazır duruma gelir.

Kaynak ve dahası

Beyn-i Bilinc


Bize bu hayatta en büyük kötülüğü yapan kim dersiniz? Şüphesiz bizzat kendi bünyemiz, bilincimiz ve beynimizdir.Yaşamın ilk çağlarına; şu an bizim ilkel insan dediğimiz varlığın hayatına bir göz atalım:
* Güneş aydınlanınca kalk
* Yiyecek için dinazor avla (Yem olma)
*Yemeği sindirmek için yaklaşık 2 saat şekerleme yap.(bakınız burda saat kavramının kullanmış olabiliriz.Neden ? Çünkü beynimiz içinde bulunduğumuz devre göre emir vermekte... 21. yy.da insana verilen 2 saat komutu yerine neandertal beyin kişiye -skine göre yat kalk diyecektir şüphesiz.... bakınız:Berkay dinçer-Neandertal zekası)
*Spor yada üreme amaçlı bir dişi/erkek bul.
*Akşam yemeği için dinazorun kalanını kemir ve yat uyu...


Bu noktada gelinen yer bizim çağdaş dünya olarak tabir ettiğimiz ve sözümona teknoloji ve gelişmeler sayesinde hayatımızın kolaylaştığını sandığımız gereksizlikbirleşimi olacaktır.
Buraya sabahtan akşama kadar yapılması gereken ve aslında gereksinimden çok daha iyi bir hayat seviyesine ulaşmamız için beynimizin bize verdiği emirler silsilesinin binlerce maddesini yazabilirim.Yazmıyorum... umrumdada değil... Düşünün muhasebesini yapın.
Sabah işe gidip akşam geç saatte gelmek,Memur olabilmek için kpss ye girmek.Üniv.e hazırlanmak,medya maymunu olmak, onursuzluk, gurursuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık, hortumculuk, politika, fahişelik... Her türlü cenabet müessese hayatta kalabilmek daha yüksek standartlarda yaşam sürebilmek için mi ?

Bırakın bu işleri....

weblog

Görüyorumda bazı diğer blogları acaba diyorum birşeyleri yanlış yapıyor olma ihtimalim nedir?.
BAzen iyi şeylerde olurya... Hafif ve bildirgeç yeni taptaze altyapı ile tekrar yayında.Pilli network de tam manasıyla çalışır duruma gelmişki insanın pilli network'e üye olası geliyor...

keçiboynuzu...


"Keciboynuzu cekirdegi dogada agirligi degismeyen bir tohumdur...
Butun tohumlu bitkilerden yalniz keciboynuzu uzun sure suda bekletildikten sonra filiz verebilir. Bu hem cok kurudugu ve meyvesinden ciktiktan sonra son ve sabit agirligini aldigi icin hem de icine su almasi olasiliginin cok az ve cok uzun zamana bagli oldugu icindir.

Bu nedenle Araplar, Selcuklular ve Osmanli doneminde agirlik olcusu olarak kullanilmistir... Dort tanesi bir dirhem eder. Dirhem degismekle birlikte 3 gr. agirligi temsil etmektedir...

Satici iki dirhemlik bir sey satarken (8 cekirdek) lutfedip 1 cekirdek fazla tartarsa bu, mali alan kisinin itibarini gosterir.

Olagandan fazla giyinen, suslenen vb. kisilere de "iki dirhem bir
cekirdek" denmesi bundan kaynaklanmaktadir."

Çirkin Vodka Yoktur,Az Kadın Vardır...





Hani ünlü bir atasözü demişya "Çirkin kadın yoktur; Az vodka vardır" Bunu söyleyen heblek kardeşimiz bence haltetmiş.


Çirkin kadın varmıdır bilinmez ama eğer vodka çok ise emin olun çevrenizde hiç kadın kalmaz...Şişede durduğu gibi durmuyor meret.Özellikle gece sonunda çiftleşme imkanı ihtimali varsa sizinle sizin küçük olanınızın arasının açılmasına ve sevgili ufaklığın tam performans çalışmasına engel olabilecek yönde sonuçlar doğurması muhtemel ihtimal.
O zaman ne diyoruz ?????
Çirkin kadın yoktur; Kese kağıdı vardır!!!

Şimdi bu yazı bir "Hollywood filmi olsaydı ve bu filmide Wachowski kardeşler çekmiş olsaydı" şeklinde düşüncelere dalarken buldum kendimi.Hatırlarsınız matrix filmlerinin altında nasıl nasıl manalar arayıp çıkarmışlar ve hatta hatta fikirlerden biriside "Filmin yahudi ve Hristiyan felsefelerinden birçok örneklerle dolu olmasına karşılık yeni çağın yeni düzeninde Müslümanlığa yer olmamasını düşündüklerinden müslümanlıkla alakadar herhangi bir örneği barındırmaması" idi.Herneyse bu yazıdaki şifrede resimdedir.Çok vodka içmekten pörsüyen çük'ü temsil etmektedir.

*Son zamanlarda iyiden iyiye paranoyak olmuşum sanırsam...

Renklerin dansı.....

Bu çalışmamızda renklerin dansını anlatmaya çalıştık.Vesaire vesaire...

Habertekno


Habertekno.com şeklinde bir site var.Adındanda anlaşılacağı üzere teknoloji dünyası üzerine gelişmelerin takip edilebileceği klasik haber sitesi.Defalarca önlemeye çalıştığım spamlar sonucunda arada bir girip gözatıyorum.(Hakkını yememek lazım belki spam yapmıyorlar... site ziyaretçilerinin marifeti olabilir) Buraya kadar herşey güzel ama farkettimki her haberlerinde kaynak şu kaynak bu bilmemneresi şeklinde açıklamalar var.Anlaşılan habertekno nun herhangi bir haber ajansı yok.Sağdon soldan (keza internet sonrası bu tarz bilgi toparlamak inanılmaz kolay oldu.) toparladığı malzemelerle haber sitesi yapmışlar kütür kütür hit almaktalar.Bakınız sözüm ona Türkiyenin bilim-teknoloji gururu!!! Tübitak
Birde " www.habertekno.com
©2006 - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz."
Açıklaması varki kafaları karıştırır.Kimi kaynak göstereceğiz.Senimi senin alıntı yaptığın siteyimi ?

Siteyi düzenleyen webmaster bozması template kullanıcısı yeteneksiz arkadaşım; örneğin bu sayfadaki kod yanlışlığı sonucunda örneğin bu resim sağa tekrar ederek dizaynın içine etmemesini sağlayabilirsin...Tablolarda pixel değeri yerine % değeri vermek çözecektir keza...Ama durrr Belkide kabahat "247portal-b-geek" temasınındır..
*Not= Yazıdan sonra sitelerini düzeltti şoparlar.Ama Spam devam ediyor.Temiz bir sopa istedikleri kanaatindeyim...

Şans mı yetenek mi?


İnsan hayatında şans varmıdır? Yoksa aslında başımıza gelenler yeteneğimizin sonucu mudur ?Buyrun yorumu siz yapın.

1998'de bir Fransız oldukça karmaşık bi intihar girişiminde bulundu. Bir deniz kıyısında yüksek bir yamacın tepesine çıkıp boynuna bir ip bağladı, ipi de büyük bir kayaya bağladı. Sonra zehir içti ve kendini ateşe verdi. Uçurumdan atlarken de tabancayla kafasına ateş etti! Ama devamı daha ilginç. Çünkü kurşun onu ıskalayıp ipi kesti, böylece adam suya düştügünde asılı kalmadı. Soguk su yanan elbiselerini söndürmekle kalmadı aynı zamanda onu şoka sokarak yuttugu zehri kusmasını sagladı. Sudan bi balıkçı tarafından çıkarılıp hastahaneye götürülen adam orada hipotermi (vücut ısısının aşırı düşmesi)den dolayı öldü...

Şans


Uzun süredir yeni birşeyler yazmıyorum.İyiden iyiye uyuşuk oldum.Ne zaman bilgisayar başına geçipte yazacam birşeyler kimbilir....L-manyak dergisinin bir sayısında bir dizi karikatürde vardı.çizerden birşeyler üretmesi istenir ancak kısır bir dönem yaşamaktadır.Sonuçta kanını mürekkep olarak kullanırki birşeyler üretebilsin.Bir şeyler yazmak için illa kanımızımı kullanalım.... yoksa gecenin kara mürekkebi işimizi görür mü ?
Velhasıl dün güzel bir film izledim şans unsuru üzerine tema kurulmuş hoş bir Woody Allen filmi.Match Point gidip görmeniz tavsiye olunur.Her ne kadar 2005 yapımı olsada yeni yeni düşmüş gösterime...
(Filmin adını tam hatırlayamadığımdan önce IMDB ye' girerek The island' ı aratıp oradan Scarlett Johansson'ı bularak Match Point
filminin adına ulaşıyorum ki oldukça gerizekalıyım)

Filmden sonra düşündüm taşındım... Hep bu filmlerde belirli bir işleyiş belirli bir konu vardır.Hayatımda neden böyle bir kurgu yok ? Neden böylesine güzel bir hatunla 3. görüşte başlamak suretiyle aylarca süren "bafi" serüvenimiz olmuyor. Ve neden bu tür güzel kadınlarla rahat iletişim kuramıyorum. *Top neden hep benim sahama düşmek zorunda ?
(*)Filmden alıntı...

Terminal büfeleri

Hangimizin yolu geçmezki yılda bir ya da birkaç kez otobüs terminallerinden. İş gezisi, tatil, ziyaret vs.gibi sebeplerden otobüsün kalkma vakti gelene dek ordasınızdır. Aslında kısa sürer terminalde işiniz. Hazırlanmışsınızdır..herşey tamam. Valizler bagaja verilmek üzere yanınızda beklersiniz. Kendi adıma konuşuyorum seyahat etmek keyif verir. Özellikle de tatile gidiyorsam. Sağa sola bakarak insanları, gelen-gideni, otobüsleri, ordaki kargaşayı izlemek keyif verir ve yolculuk tatlı bi kavramdır bence..
Ama ne zamanki evden hızlı çıkmışssam ve midem kazınıyorsa atıştırmak için mecbur kalırım tıpkı diğer yolcular gibi terminal büfecilerine ki zaten hepsi hazırkıta bekler. Gel abi, buyur abi, ne lazımdı .... Önce o sesler arasında nevrim döner, ne alacağıma karar veremem. Sonra da 10 dakikalık mesafede bi bakkaldan 10 liraya alacağım herhangi birşeyi bikaç katı paraya alırım, zorlanırım. Çünkü zordayımdır. Otobüsün kalkış vakti yaklaşmıştır, karnım acıkmıştır ve bu adamlardan alışveriş yapmaktan başka şansım yoktur maalesef..Gerçi hoş otobüs firmaları ikramda birbirlerine nispet yarışıyolar ama ne zaman o büfelerden ne zaman alışveriş yapsam her defasında küfretmişimdir.
Gerçi hoş zorda kalana bi tekme atmak çoğu insanın artık damarlarına işlemiştir..Ticaret yapana diyecek bişeyim yok olamaz da. Ama insanların sınırlarını zorlayanlara biraz daha insancıl düşünmelerini ve o %300lere varan kârlarını gözden geçirmelerini diliyorum. İnsanda biraz Allah korkusu olur be...
İyi yolculuklar...

Şampiyonlar ligi 2006

Chelsea- Barcelona
Real Madrid -Arsenal
Werder Bremen -Juventus
Bayern München -Milan
PSV Eindhoven -Lyon
Ajax- Inter
Benfica -Liverpool
Glasgow Rangers- Villarreal
Gel otur adam gibi iddaa oyna.İyide hangisine.Çıkamadım işin içinden.

Üstaddan zar formülleri

Tavla oynamak eğlencelidir.spordur sanattır.Ama belirli bir noktadan sonra eziyet ve sinir bozukluğuda olabilir.. İşte bu noktada bu zar kısmı ile aranızda bir bağ olmalı ve çeşitli "gelme" kombinasyonlarını sizin istediğiniz gibi şekilendirebilmelidir.Baktınız olmuyo hemen aşağıda üstaddan zar atma tekniklerine başvurabilirsiniz...(Argo içerik)

.::: HOCALAR.ORG :::. - Üstaddan zar formülleri

Serzenişte

Uzun zamandır beklediğim konsere gittim.Geride ne mi kaldı ?
2 saat kadar ayakta veganın gelmesini beklemek.Bekleme esnasında alakasız şarkılar ve yüksek ses ile narin kulak hücrelerimin içerden zkilme yolu ile yaklaşık 9 saat net hiçbirşey duyamamam...Yoğun nikotin ve karanfilli puro kokuları altında dumanlaltı olma durumu. Gecenin bir yarısı kızılay sokaklarında dolmuş aramam... Arama esnasında saç teli-ayak tırnağı arası organizmanın -13 derecede tamamen donarak geçici servis dışı olması....

Bunların dışında o kadar güzel bir konser verdiki vega.Aman allahım... Bütün hepsine değerdi muhtemelen.Deniz Özbey'in şarkılara hayat vermesi ve onunla beraber şarkı söylemek...Birde dikkatimi çeken birşey vardıki daha öncede vega grubunda buna rastladım.Sanki sahnede saatlerdir beklenen onlar değildi.Sanki o kalabalık içerisinden rastgele birileri çıkmış şarkı söylüyordu.Bir insan bu kadarmı alçakgönüllü ve şirin olur ? Hem gerçekten gerçek müzik yapacaksın hem hak ettiğin yerin çok altında olacaksın ve bu kadarda tevazu göstereceksin.
Sanatçıyım diye gezinen karga sesli dansöz,manken,eski oyuncu süprüntülerine uçan tekme atma isteği belirdi içimde birden bire.Be hey zındıklar kıçınızı açmaktan öte hangi sanatı becerebiliyorsunuz ki kasıla kasıla şarkıcıyım san'atçıyım diyerek onursuz tv.lerde boy gösterebiliyorsunuz.

Kategori=kisisel

Dünya gazeteleri.


Sık kullanılanları kurcalarken gözüme press display sitesi çarptı. 55 ülkenden 250 kadar gazetenin bütün sayfalarını tarayarak arşiv yapıyorlar.
Resim, RSS yada indirerek çevrimdışı [(*1) offline] olarak okumanız mümkün.Şiddetle sıkkullanılanlar arasına girmesi gereken bir site... Türkiyeden aşağıdaki gazeteleri bulabilirsiniz...

Bugun
Milliyet
Radikal
Turkiye
Zaman
Hurriyet

(*1) İngilizce terimler kullanmaktan nefret ediyorum.Tdk üşenmemiş BİLGİSAYAR TERİMLERİ KARŞILIKLAR KILAVUZU
yayınlamış.Oturalım okuyalım. Ondan sonra "projemi save ettim, desktopumun skreenşatını gönderiyorum" gibi abuk basiretsiz tiki konuşmaları Türkçe'mizin içine eder ki hiçbirimiz durduramayız bunu...


Not: Siteye gelen giden sayısı biraz fazlalaşınca mukaddes bir görev üstlenmiş gibi hissettim kendimi. Bu gazla dağıtırım ortalığı ben artık.Heyt kim tutar beni...

Baş orta son

Blog kardeşliğinde bir slogan epeyce uzun zaman zihnimize yer etti.başbakandan blog kardeşi olur mu?
Düşündüm taşındım ortabakandan ne olur listesi yapmaya karar verdim... Mesela ortancabakandan dönerci ustası olur mu? Grafiker olur mu? veya ağır bir eleştiri olacak ama ortancabakandan Adam olur mu?
Belkide sevgili ortancabakanlık koltuğunda geçici olarak (kimseye baki değil ) oturan şahsa karşı söylenmiş hakaret gibi algılayabilirsiniz. Alakası yok. Bugün biri olur yarın başka biri.Şahıslar önemli değil.Şahısların görev ve yetkileri önemli ancak. Oturalım ortancabakandan ne olur yerine ortancabakan neler yapabilir listesini yapalım...
Örneğin ortancabakan;

*Canının istediği herhangi birini azarlayabilir.Yumruklayabilir.

*Sekreterine kıçına şaplak atabilir... (Bir zamanlar Clinton amcamız şaplak olayını abartmıştı hatırlatalım...)

*Örtülü ödenekten hesabına para geçirebilir, devletle alakalı ihalelerde aile eşrafını koruyabilir.

*Seçim otobüsünün üzerine çıkarak size bir ev bir araba anahtarı vereceğim diyerek cahil halkı cebren ve hile usulüne uygun olarak kandırabilir.


Liste uzar gider. Birileri bizden destek ister oy ister güvenerek veririz.Hayal bile edemeyeceği yerlere ulaşınca gözümüzün önünde hayal bile edemeyeceğimiz büyük kanatlara sahip karga gibi olur... İtiraf etmek isterimki bir zamanlar ülke çıkarları için iyi olur düşüncesiyle umut beslediğim başbakandan bugün korkuyorum.Başbakandan ve elindeki güçten korkuyorum... Milleti temsil eden vekillerin milletle bu kadar çok kavga etmesi sizede garip gelmiyor mu ?

Ayarlanmış Hakemlerle Nereye Kadar !!!

Artık insanın yazası gelmiyor !

Ne zaman Fenerbahçe'nin bir Anadolu kulübü ile maçını izlesek hakemler elle goller, olmayan penaltılar, inanılmaz kartlar çıkartarak maçı çileden çıkartıyor.

Bence Anadolu kulüpleri (Fenerbahçe'ye 3-0 dan 4-3 maç kaybeden! Gaziantepspor belki katılmaz) ligden kendilerini çekmeli ve şikesiz Anadolu Ligini kurmalı...

Kalanlarda kendi aralarında takılsın ne de olsa artık Avrupa'ya giden havasını alıp geliyor !

Ne gerek var Türk halkının zaten ekonomik koşullarla canı sıkılırken bir de böyle anlamsız oyunlar yüzünden spor keyfi alacağına canı büsbütün sıkılsın !!!

Daum hakemleri savunmuş ! "Bugün hakemin sergilediği performans çok iyiydi ve bence hatasızdı" demiş ...

Zaten Türkiye'de başka dostu var mı ki acaba ???

Süper Lig 2005-06 Şampiyonu Fenerbahçe'dir, eğlenin ne de olsa parayla kazanabilinecek tek kupa bu !!!

Kaynak: 365 GÜN SPOR - FUTBOL

virus nedir yenir mi?

Bir şerdir gidiyor.Bu virüs zıkkımını kimin yaptığı meçhul.Bizi bu dertten !!! kurtardığını söyleyen dev anti-Virüs şirketlerinin ne kadar temizdir tartışılır.Nasıl oluyorda virüsler daha yayılmadan aktif hale geçmeden bu amcalar aman virüs bulaşacak hemen anti virüs edinin diyip duruyor çözmek ne mümkün.Bir taraftan diyorumki bu ipneler virüsü yazıp sonra antisini piyasaya çıkarıyor.Camcının cam kırması gibi birley olsa gerek işte.Dünya 3 kağıtçı olmuş firmalar olmasa ne olur. Ne alakadır bilinmez nero cd yazma programı olmasına karşın -"Makinanda virüs var beyamca ben bu şartlar altında çalışamam istifa ediyorum" dedi ve tırsa tırsa bir virüs taraması yaptırdım emektar norton amcaya.Sonuçta ne mi oldu dersiniz ??? 700 küsür virüs bilgisayarımı kemiriyormuşta hiç haberim yokmuş.son söz olarak sevgili virüs yazarlarına 2 kelam lafım olacak.

Topsunuz olm hepiniz top.Bilgisayar başında oturmaktan götünüz 90cm lik çanak anten kadar olur insallah.....

Vega yada vega veya vega belkide vega


Son albümleri çıktığından beri sürekli dinliyorum.14 şubat ankara Baraka Bar' da Vega sahne alacak.Hemen kalkıp gidip bilet aldım.Her ne kadar bar ortamlarından pek haz almasamda gidip paşa paşa dinlemeyi düşünüyorum.İzlenimleri yazarım herhalde.vegayadavega forumlarında Deniz Özbay sorulara cevap veriyor ki çok hoşuma gitti...Bir bireyin sarkı söylereyerek diğerleri üzerinde hayranlık ve saygı uyandırması çok garip bir durum olsa gerek....

Arama motoru son 20

30 Jan, Mon, 12:36:43 Google: şahan resimleri
30 Jan, Mon, 12:53:31 Google: iddaabülten
30 Jan, Mon, 15:06:55 Google: sanatçı grup84
30 Jan, Mon, 16:05:31 Google: intihar hikayeleri
30 Jan, Mon, 16:56:49 Google: starwars foto galeri
31 Jan, Tue, 01:18:13 Google: bomba kupon
31 Jan, Tue, 01:28:53 Google: http://bilincustu.blogspot.com
31 Jan, Tue, 11:09:40 Google: iddaabülten
31 Jan, Tue, 12:29:21 Google: grup84-ölürüm hasretinle
31 Jan, Tue, 16:13:55 Google: şahan gökbakar
31 Jan, Tue, 17:19:41 Google: tv8 neden şifreli
31 Jan, Tue, 18:03:02 Google: Sanş oyunu
31 Jan, Tue, 20:42:13 Google: ahmed hulusi linux
01 Feb, Wed, 01:32:58 Google: olympos satılık
01 Feb, Wed, 01:33:59 Google: muhammed karikatür "akşam gazetesi"
01 Feb, Wed, 13:47:45 Google: terkeden sevgili
01 Feb, Wed, 18:25:29 Google: skorvizyon
01 Feb, Wed, 22:22:05 Google: grup84 resim
01 Feb, Wed, 22:48:22 Google: bilyoner ol
02 Feb, Thu, 00:47:24 Google: iddaabülten
Garip garip arama sonuçlarından siteye insan geliyor.Bence en inanılmazı Armada iş merkezi kaç katlı aramasından gelendi.Oturup hep beraber sayalım.Hakikaten armada kaç katlı ??

pencere

... Bir uçurumun içine baktığınızda, Uçurum da sizin içinize bakar ...



Gerek internette gerekse gerçek olduğunu düşündüğümüz hayatta karşımıza çıkmış olsun.., bir takım insanlar vardır.Sürekli birşeyler söylemişlerdir. Kimisi iyi, kimisi orta karar ve kimiside 100 IQ seviyesinde herkesin edebileceği lakırtılardır.
İşte tam bu noktada kafama takıldı.Bu adamlar bişeyler söylemişler.Muhakkak söylenen her sözün yaşanmış tecrübe edilmiş hikayesi var.Ama bahsi geçen bu sözler nasıl günümüze kadar gelmişler ? Belirli kalıplarda değişime uğradılar mı? Örneğin Nietzshe' nin yukarda kırmızı ile yazılmış sözü ?. belkide değişikti
"Bir kadının göğüslerine baktığınızda göğüslerde size bakar..."
Hiçkimse ispatlayamaz.kimbilir Nietzshe' bunu sarfetti ama zamanla kibarlaşan toplumun bu sözü değiştirip son haline getirdi. Böyle Binlerce söz olabilir.
Değişik bir açıdan bakarak bu tarz sözleri ezberleyip taş gediği durumlarında kullanan ve populer kültürün "Tikky !!!" zihniyetli "trend"ini yakalayan zat-ı muhteremlerin gözünden değinelim. Bir laf ezberlersiniz ve herhangi bir toplu cemaat ortamında şakadanak söylersiniz.Önce 2-3 saniyelik sessizlik ve Neandertal beyinleri tam gelişmemiş kitlenin wayy beeee nidaları altında aslında hiçbir bok anlamayıp güzel lafmış demeleri... Kasılarak ortamda bulunan sarışın hatuna bıyık üzeri bir bakış atmanız...
Zaten bu sözüm ona Türk San'at!!! filmlerinin ana teması değil midir ? Ve biz sinema filmlerinden öğrendiğimiz hayat çerçevesinden dışarıya baktığımızda başka birşey görme ihtimalimiz var mıdır ? Beyinlerimizi kullanmak fazlaca ağır gelmişken neden herhangi bir laf üzerinde kafa patlatalım ki... Hem bu yazıyı neden buraya kadar okuyalım ki bu bize ne katacak?

*Buraya kadar okuduysan-

*Yukarıdaki "Örneğin Nietzshe' nin yukarda kırmızı ile yazılmış sözü ?" cümlesini okuyup tekrar yukardaki kırmızı yazıyı okumadıysan

*Tikky zihniyeti sana herhangi birşey ifade etmiyor ise Ettiğim kelamların hiçbiri seni bağlamaz müsterih olabilirsin...
Ankarada hava -20 Derece.Evet yanlış okumadınız 31-Ocak-2006 ve dışarıda -20 derece gibi inanılmaz bir soğuk var.Tv de zaman zaman izlerdim şurda hava -15 burda -25 diye.Nefes alırken insanın canının yanacağını hiç düşünmezdim.Mevsimlerin ve pek sevgili dünyamızın dengesinin ...na koduktan sonra bunun olması gayet mantıklı ve mümkün görünüyor.Her ne kadar küresel ısınma konusunda yaygara çıksada ısınmanın ne kadar hayırlı zanaat olduğunu -20 bir kez daha gözler önüne seriyor...Kışın küresel ısınmaya sonuna kadar destek verdiğimi belirtmek isterim....

Yandaki resim 31/01/2006 accuweather sitesinden alınmıştır.

Not: Yazıyı yazdıktan sonra gecenin en düşük sıcaklığı -25 dereceleri buldu.
Tv8 yayınlarınız izleyememek nasıl sinirlerimi bozdu tarif edemem.Ntv de güzel güzel İngiltere ligi maçlarınız iliyorduk.Ama yook rahat kaçacakya Premier Lig maçları sadece Tv8'de.Eee göstermiyor .tv8'in erişim sorunlarına yardım eden bir birimi bunaltmaya karar verdim....


Merhabalar... Tv8 erişim sorunları yüzünden uzun zamanır saç baş yolmaktayım.
Ankara /xxxxxx da ikamet etmekteyim.Bu güzide semt !!!! henüz gelişme aşamasında... Gelişme derken yeni yeni binalar yapılıyor vs.vs.. Sonuç olarak buraya pek kıymetli Telekom amcamız kablo Tv yayınını getirmekte pek ilgisiz...oraya gidip "Biz bu vatanın evladı değilmiyiz ulan!" dediğimizde bize kapının yerini tarif ettiler.
Normal antenlede tv8 hayal gücümüze kalmış.Sadece gösteriyormuş gibi yapıp
Didier Drogba'nın gol atmış olduğunu düşlüyoruz.
tv8 yayınını takip etmek için mecburen Uydu alıcılara hucum etmek gerekiyor.Malumunuz özellikle Ingiltere Ligi maçları esnasında şifreli yayına geçilmekte ve aptal Tv kutusu sadece siyah ekran göstermekte.

Benim bu noktada sizide bu kadar bunalttıktan sonra sormak istediğim şu =
Biz tv8 yayınını nasıl izleyeceğiz? özellikle maç izlemek için eşe dosta gitmek mi gerekecek yoksa bu yayınların şifresini çözebilmemiz için bir yol biliyor musunuz ?

Saygılar.....


Not: Efendilik edip bir yanıt bile vermedi topoşlar...

geçmişe ağıt

Bir zamanlar sevgili merhum cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın bir projesi vardı.Geleceğe mektup adı altında.Düşününce baya güzel bir fikir olduğunu kabullendim.Hesapladım tam 15 sene sonrasına mektup yazmaya karar verdim.Şu an içinde bulunduğum durumlar hakkında detaylı bir şekilde yazmam lazım.15 sene sonra 42 yaşında olcam ve muhtemelen şu anda sorun olarak gördüğüm şeyler çok komik gelecek.Belkide geçmişe ağıt olacaktır.düşünsenize gençsiniz idealist siniz.Ama gücününz ve tecrübeniz yok.42 yaşında güç ve tebrüce söz konusu ama taze kan ruhu yok.Boşuna dememişler "Gençler bilse yaşlılar yapabilse"....


Not : Dmoz projesinde bilinçüstüne de yer vermişler ve hatta başlık olarakta "Hayat hakkında izlenimler" yazmışlar.Çok hoşuma gitti çok.Bunu en iyisi slogan yapayım...

Kuş Gribi (avian influenza) nedir?

Kuş gribi kuşların solunum, dolaşım ve/veya sinir sistemlerini etkileyen bulaşıcı bir virüs hastalığıdır.

Hastalığın düşük (LPAI) ve yüksek (HPAI) patojen özellikte iki formu vardır. Hastalığın düşük patojen özellikteki formu az miktarda, özellikle hastalığı belirti göstermeden taşıyabilen sukuşları (ördekler, kazlar, kıyıkuşları ve martılar) başta olmak üzere birçok kuş türünde görülür.
Kuşlarda LPAI belirtileri tüylerin kabarık olması ya da yumurta üretiminde azalma şeklinde görülür. İlk kez 1878 yılında İtalya?da görülen HPAI formu ise kuşlarda çok bulaşıcıdır ve hızlı ölümle sonuçlanır. Bu forma yakalanan kuşlar hastalık belirtilerini gösterdikleri gün ölebilirler.

Bazen LPAI formları (H5 ve H7) mutasyona uğrayıp HPAI formuna dönüşebilir. Bu mutasyonun gerçekleşme koşulları tam olarak anlaşılabilmiş değildir ancak kümes hayvanlarının bulunduğu koşulların (hijyenik olmayan koşullarda, çok sayıda hayvanın bir arada olmasının) bu mutasyonu hızlandırdığı düşünülmektedir. Bu yüzden kümes hayvanları hastalığa en çok yakalanma riski taşıyan gruptur.

Haliyeti ruhiye


İnsanoğlu garip cisim.Her zaman bu konuda kararım bu yönde olmuştur.Çeşitli durumlara karşı verdiğimiz farkı tepkiler bizi mümkün mertebe diğerlerinden ayırır şüpphesiz.Ancak bazı durumlar vardırki 21 gram ruh taşıyan her adem evladı aynı tepkiyi verecektir.
Şöyle düşünün:
5-6 kişinin bulunduğu bir masadasınız ve topluluğun %50 ile tanışmış değilsiniz.Ortamı ısıtmak ve kaynaşmak için Yarı şaka yarı ciddi davranıyorsunuz.Birdenbire yanlız olduğunuzu duyan masadaki bayan size birilerini bulalım şeklinde girizgahda bulunuyor.Dedikya ortam ısınacak laf olsun diye kabul ediyorsunuz.
peki şimdi bu durumda sizi ne şaşırtabilir ?
Mesela sözü geçen masadaki bayan size ayarlayacağı diğer bayanı arayarak -Burda biri var çok hoş çocuk senlede tanışmak istiyor.Evlenmeyi bile düşünüyomuş.....
diyerek telefonu size uzatır.
Bu durumda masa şaşkını olarak telefonun diğer ucundaki kişiye ne söyleyebilirsiniz?
-* Alo.... Alo... Hebe... şey.... hebe hebe....Selam... eeeee... şey...eeee... merhaba....



Allahım bu zavallı kulunun aklına mukayet ol....

YENİLEYİCİNİN İŞLEVİ

YENİLEYİCİNİN İŞLEVİ
Fazla bilgisayar karşısında kalıpda kayış nasıl sıyrılır kanlı canlı örneğidir, Ahmed Hulusi.Linux ile Müslümanlık inancını bağdaştırabilen yegane dehamızdır.Bu yazısıyla salaklıkta Zekeriya ve Yaşar Nuri hocalarımı solda sıfır bırakmıştır.Ne olur Ne olmaz metnin tamamını buraya alıyorum. Tık Tık.